Çamurlu eller doğal sıva ve yapı atölyesi, şans eseri
karşıma çıkan ve ‘Neden olmasın?’ dedirterek başlayan ve sonunda da ‘İyi ki
gitmişim!’ dedirterek sonlanan bir serüven oldu benim için. Atölyeyi hazırlayan
ve yürüten ekip, Obaruhu ve bize ev sahipliği yapan Kızıltepe Permakültür Çiftlik
Evi, bana tüketici bir bireyden nasıl üretici ve doğaya katkıda bulanabilen bir
birey olabileceğim konusunda çok şey kattı.
1. gün:
İlk günün çoğunluğu atölyenin yapılacağı yere ulaşmakla
geçti diyebilirim. Sabah karşı 5’te İzmir’den yola çıkıp Çanakkale’nin Bayramiç
ilçesine bağlı Çavuşlu köyünün km dışındaki Kızıltepe permakültür çiftlik evine
ulaşmam yaklaşık 6 saat sürdü. Bu permakültür çiftlik evi Kızıltepe dağının
eteklerinde, üzüm bağlarının ortasında, yürüme mesafesinde olan bir dereye
yakın bir konumda bulunuyor. Vardığımda ilk önce karşılama grubu etrafı
gezdirdi daha sonrada çadırımı kurmama için yerimi seçmeme yardımcı oldular.
Daha önce hiç çadır kurmadığım için sağ olsunlar çadırımı da kurmama yardım
ettiler. Çadırı kurmadan önce yere bolca saman serptik ki hem akşamları ısı
yalıtımı olsun hem de zemin yumuşak olsun. Yemek vaktine kadar çadırıma
yerleşmekle geçirdim. Yemekten sonra diğer atölye katılımcıları da gelemeye
başladı ve akşam üstü tanışma çemberi oluşturarak herkes birbirini tanımaya
başladı.
2. gün:
Kahvaltıdan sora bize balina canlandırmayı öğrettiler.
Balina kaba sıvada kullandıkları karışımın adıymış. Adının balina olmasının
nedeni ise yoğurduktan sonra balinaya benzediği için bu ismi koymaya karar
vermişler. Çıplak ayakla yoğurulan bu karışım saman ve kilden oluşuyor. Balinayı
canlandırdıktan sonra kaba sıvanın nasıl yapıldığını öğrettiler. Biz
geldiğimizde evin kaba sıvası ince sıvası ve boyası kalmıştı. Bu kampın sonunda
en azından evin bütün kaba sıvalarının bitmesini amaçlıyorduk çünkü evi kışa
hazırlamak gerekiyormuş. Öğle yemeği, çay molaları dışında bütün gün kaba sıva
yaptık.
3. gün:
Önceki gün balina canlandırmayı öğrenmiştik. Bugün ise
sıfırdan nasıl balina yapıldığını öğrendik. Kil ve samanı bir araya getirerek
oluşan balina yine çıplak ayakla yoğurularak elde ediliyor. Bütün gün kaba sıva
yapmaya devam ettik.
4. gün:
Bugün iki gruba ayrılarak sabah terracotta yapmayı öğrendik.
Mutfak tezgâhının önünde kullanılmayı planlıyorlarmış. Farklı malzemeleri
karıştırarak farklı renkler de elde etmeye çalışarak biraz deneysel çalıştığımı
söyleyebilirim. Ama oldukça eğlenceliydi. Öğleden sonra ise kaba sıva ekibiyle
görev değişimi yaparak onların kaldığı yerden kaba sıvaya devam ettik.
5. gün:
Sabah yağmurlu bir günle uyandığımız için evin minik bir iç
duvarını yapmaya karar verdik. Bu iç duvar kapı girişiyle mutfağı birbirinden
ayıran bir duvar. Tahta iskeletini yaptıktan sonra şerbetli sıva dedikleri
iskeletin içini dolduracak ana malzemeyi yaptık. Şerbetli sıva kil ve balinaya
kıyasla oldukça bol miktarda bulunan samandan oluşan bir karışım. Öğleden sonra
yağmur durduğu için yakınlardaki dereye inmeye karar verdik. Normalde kış
aylarında canlanan dere yağmur sayesinde oldukça eğlenceliydi.
Güne ince sıva denemeleri yaparak başladık. Karışımlarının
oranları evin bulunduğu yer evin yapımında kullanılan kil ve saman orantısına
göre değişebiliyormuş. Bu yüzden birkaç deneme yapıp yarın hangisi daha iyi
durumdaysa o karışımla devam etmeye karar verdik. Ayrıca örtbeck yapmayı
öğrendik. İçi toprak ve kumla dolu olan çuvalları set gibi kot farkı olan evin
yanındaki bölgeye dizdik ve onları sıkıştırdık.
7. gün:
Bugün de iki gruba ayrılarak örtbeck ve ince sıva
yaptık. Örtbeckte önce kıvamı şerbetli saman kıvamın yakın bir karışımla sıkıştırdığımız
çuvalları kapladık daha sonra ise kil oranı yüksek başka bir karışımla daha pürüzsüz
bir görüntü elde etmek için bir kez daha kapladık. Öğleden sonra ise İnce sıva
ekibine katıldım. Kaba sıva yaparken eldiven takmıyorduk ve çıplak ele duvarı
okşuyormuş gibi sıvayı yapmak çok zevkliydi. Ama ince sıva karışımında kireç
bulunduğu için eldiven takmamız gerekti. Başlarda pek rahat edemedim ama sonra
alışmaya başladım.




8.gün:
Tadelakt ve kabartmalar ekledik bugün eve. Günün çoğunluğu ince sıva yapmakla geçti.
9. gün:İnce sıva yapmaya devam ederken bir yandan da boya karışımını öğrendik. İnce sıvanın kuruduğu cephelerde boyamalara başladık. Evin içinde neden boyama olmadığını sorduğumda ve pencere kenarlarına süsleme yapabileceğimi teklif ettiğimde beni kırmadılar. Ben de pencere kenar süslemeleri yaptım. Evde bir iz bırakmış olmak çok güzeldi.
10. gün:
Son günümüz daha çok çadırları toplamakla ve veda etmekle
geçti. Mottomuz olan ‘Barrakatte!’ diye son bir kez daha hep beraber bağırdık
ve sonra dönüş yoluna koyulduk.
Bu atölye ile ilgili son bir şey daha eklemek istiyorum. Bütün
bu süreç boyunca hissi bir şekilde kararlar alarak doğaçlama mimarlık
yaptığımızdan bahsettiler. Birinci sınıfta temel tasarım dersinde o kadar çok
kararlar ve bu kararlar doğrultusunda tasarım yapmak üzerine yoğunlaşmıştım ki,
hissi olarak karar almaya karşı kendimi oldukça kapattığımı fark ettim. Ama
doğa hissetmeden yaşanmıyor. Doğa ile uyumlu yapılar yaparken de doğayı
hissetmeden bir şeyler yapmak oldukça zor. Bu yüzden doğaçlama yaparak bir
şeyler tasarlamanın o kadar da kötü olmadığını öğrenmiş oldum. Bu muhteşem
deneyim için bütün Obaruhu ve Permakültür Çiftlik Evi ekibine teşekkür ederim.