Floransa, Rönesans döneminin izlerini hala etkileyici bir şekilde taşıyan yegane şehirlerden bir tanesi. Pek çok mimarlık öğrencisi gibi ben de gezi stajımda Floransa'ya yer vermekten alamadım kendimi.Geziden önce oldukça kapsamlı bir araştırma yapıp kendime harita çıkardım. Gideceğim yerleri bölgelere ayırıp yürüyüş güzergahları oluşturdum ki 3 gün boyunca dolu dolu ve bilinçli bir şekilde gezebileyim.Bu 3 gün boyunca yaklaşık 19 yer gezdim ama ben özellikle beni etkileyen yerlerden bahsetmek istiyorum.
Şehre ilk ulaşımım arabayla oldu. Bu ulaşım yöntemiyle şehrin sadece tarihi bölgesini değil aynı zamanda da günümüze yakın mimari örnekleri görebileceğim kısmını da görmüş oldum. Bu modern bölgede daha çok üniversiteler, büyük yurt kompleksleri ve devlet binaları görmek mümkün. Yapılara baktığımızda bazı bölgelerde minimalist yaklaşımlar bazı bölgelerde de cam kaplama görmek mümkün. Asfalt zemin, trafik ve bol miktardaki kontrast şehrin bu bölgesi ile tarihi bölgesi arasında oldukça büyük bir fark oluşturmuştu benim gözümde.
Michelangelo Meydanı'na (Piazzale Michelangelo)
Arabayla Michelangelo Meydanı'na (Piazzale Michelangelo) geldiğimizde muhteşem panoramik bir görüntüyle karşı karşıya geldim. Bulunduğum yerden Floransa' nın hemen hemen her yerini görmek şehirdeki trafikten sonra müthiş bir ferahlama hissi yaşattı bana. Meydanla ilgili kısa bir bilgi vermek gerekirse, Floransa 'nın ortasından geçen Arno nehrinin batısında kalan bu meydan adını alanın tam ortasında bulunun Michelangelo heykelinin replikasından almakta.
Pitti Sarayı ve Boboli Bahçeleri (Palazzo Pitti - Giardino di Boboli)
Pitti sarayı şehrin önemli yapılarından bir tanesi. Dar, uzun sokaklardan geçtikten sonra Pitti Sarayı'na vardığınızda devasa olan yapı daha da devasalaşıyor ve görkemi kat be kat artıyor. Malesef gittiğim tarihlerde bakım olduğu için sarayın içine giremedim. Ama Bobili bahçelerini bol bol gezdim. Dünyanın en ünlü bahçelerinden biri olan Boboli Bahçeleri içinde amfi tiyatro, Guisto Utens'in Boboli Bahçeleri Ay tablosu resmi, gül bahçeleri ve porselen müzesi barındırıyor.
Vasari Koridoru ve Vecchio Köprüsü ( Ponte Vecchio)
Şehrin bir diğer simge yapısı olan Vecchio Köprüsü Floransa 'daki en eski köprüsüymüş. Köprünün üzerinde pek çok minik dükkanlar görmek mümkün. Vasari Koridoru, Vecchio Sarayı'nı Pitti Sarayı'na bağlayan bir geçitmiş. Bu geçiş sayesinde Grandük malikanesi ve hükümet sarayı arasında rahatça gezinebiliyormuş. Bu koridoru daha da ilginç kılan özelliği ise Vasari Koridoru 'nun Vecchio Köprüsü üzerinde olması. Bu iki farklı yapının bir arada sunduğu görsel gerçekten de çok ilginç.
Signoria Meydanı ( Piazza della Signoria) ve Vecchio Sarayı (Palazzo Vecchio)
Adeta bir açıkhava müzesini andıran Signoria Meydanı, çevresinde
birçok önemli yapı bulunduruyor.Meydanın ortasında yer alan 'Davud' heykelinin replikası, Vecchio Sarayı, Neptün Çeşmesi ve Loggia dei Lanzi... bunlardan bazıları. Vecchio Sarayı'nın duvar resimlerinden bahsetmeden geçemeyeceğim. Sarayın Beş Yüz Salonu'ndan içeriye girerek Michalangelo'nun nefes kesen Zafer heykelini ( Genio della Vittoria) ve bir tarafı Leonardo Da Vinci diğer tarafı Michelangelo, tavanı ise Giorgio Vasari tarafından yapılan duvar resimlerini görebilirsiniz.
Piazza del Duomo ( Giotto'nun Çan Kulesi, Aziz Giovanni Vaftizhanesi ve Duomo)
Duomo Meydanı Floransa 'daki en önemli mekanlardan birisidir dersem çok da yanlış bir cümle kurmuş olmam sanırım.Çünkü Florana 'nın simge yapısı olan Floransa Katedrali (Santa Maria del Fiore) bu meydanda bulunuyor. Daha önce Google Maps'ten 3D görüntüsüyle bu meydanın sokaklarında dolaşmıştım ve aşağı yukarı nasıl bir manzara ile karşılaşacağımı biliyordum. Ayrıca bu katedralin kubbesi ile ilgili araştırma yaptığım için görsellerden de inceleme fırsatı bulmuştum. Ama dar sokaklardan meydana çıktıkça parça parça katedrali görüp en sonunda muhteşem detayları ve görkemiyle nefesimi kesmesini hiç beklemiyordum. Flippo Brunelleschi tarafından kırmızı kiremitlerle yapılan kubbe, Latin haçı modelindeki katedralin hac kollarının kesiştiği noktalardan yükselmekte. 84.70 metre uzunluğundaki çan kulesi Giotto' nun tasarımıyla inşa edilmiş. Duomo ( İtalyancada şehrin en büyük katedraline denir.) Rönesans'ın ilk ve en önemli mimarlık abidelerinden biri sayılır. Duomo Meydanı' nın bir diğer önemli yapısı olan Aziz Giovanni Vaftizhanesi, sekizgen bir şekle sahip. Bronz kapılarıyla ünlü olan yapı, ana kapısı için yapılan yarışmada kazanan kapı için 'Cennete açılan kapı' olarak tanımlanmış. Bu yarışmanın ikincisi ise Flippo Brunelleschi'den başka değil.

Academia
Floransa Güzel Sanatlar Okulu, Accademia Avrupa'daki ilk çizim akademisiymiş. Davut heykeli burada sergileniyor.5.17 yüksekliğindeki mermer heykelin baş kısmı gövde kısmından büyükmüş. Bu aşağıdan bakan kişinin perspektifi doğru görmesi için yapılmış. Yapıyla ilgili izlenimlerim ise şöyle ki; labirent gibi olan tablo bölümünden sonra bir anda yüksek,sütunlu, kubbeli ve Davut heykelini bile küçükmüş gibi gösterecek derecede geniş bir alana geçtiğimde ferahlık hissini bir kez daha bütün Floransa' daki yapılarda hissettiğim gibi hissettim.
Son olarak Floransa ile ilgili izlenimlerime şunu da eklemek istiyorum. Şehrin tarihi bölesinin çok iyi korunduğu ve bu bölgenin trafiğe kapalı olması beni gerçekten de çok etkiledi. Yolların hakimiyetinin sadece yayalarda ( bisikletliler de vardı) olması bütün bu bölgeyi rahatça yürüyerek gezmeye teşvik ediyordu.
Şehre ilk ulaşımım arabayla oldu. Bu ulaşım yöntemiyle şehrin sadece tarihi bölgesini değil aynı zamanda da günümüze yakın mimari örnekleri görebileceğim kısmını da görmüş oldum. Bu modern bölgede daha çok üniversiteler, büyük yurt kompleksleri ve devlet binaları görmek mümkün. Yapılara baktığımızda bazı bölgelerde minimalist yaklaşımlar bazı bölgelerde de cam kaplama görmek mümkün. Asfalt zemin, trafik ve bol miktardaki kontrast şehrin bu bölgesi ile tarihi bölgesi arasında oldukça büyük bir fark oluşturmuştu benim gözümde.
Michelangelo Meydanı'na (Piazzale Michelangelo)
Arabayla Michelangelo Meydanı'na (Piazzale Michelangelo) geldiğimizde muhteşem panoramik bir görüntüyle karşı karşıya geldim. Bulunduğum yerden Floransa' nın hemen hemen her yerini görmek şehirdeki trafikten sonra müthiş bir ferahlama hissi yaşattı bana. Meydanla ilgili kısa bir bilgi vermek gerekirse, Floransa 'nın ortasından geçen Arno nehrinin batısında kalan bu meydan adını alanın tam ortasında bulunun Michelangelo heykelinin replikasından almakta.
Pitti Sarayı ve Boboli Bahçeleri (Palazzo Pitti - Giardino di Boboli)
Pitti sarayı şehrin önemli yapılarından bir tanesi. Dar, uzun sokaklardan geçtikten sonra Pitti Sarayı'na vardığınızda devasa olan yapı daha da devasalaşıyor ve görkemi kat be kat artıyor. Malesef gittiğim tarihlerde bakım olduğu için sarayın içine giremedim. Ama Bobili bahçelerini bol bol gezdim. Dünyanın en ünlü bahçelerinden biri olan Boboli Bahçeleri içinde amfi tiyatro, Guisto Utens'in Boboli Bahçeleri Ay tablosu resmi, gül bahçeleri ve porselen müzesi barındırıyor.
Vasari Koridoru ve Vecchio Köprüsü ( Ponte Vecchio)
Şehrin bir diğer simge yapısı olan Vecchio Köprüsü Floransa 'daki en eski köprüsüymüş. Köprünün üzerinde pek çok minik dükkanlar görmek mümkün. Vasari Koridoru, Vecchio Sarayı'nı Pitti Sarayı'na bağlayan bir geçitmiş. Bu geçiş sayesinde Grandük malikanesi ve hükümet sarayı arasında rahatça gezinebiliyormuş. Bu koridoru daha da ilginç kılan özelliği ise Vasari Koridoru 'nun Vecchio Köprüsü üzerinde olması. Bu iki farklı yapının bir arada sunduğu görsel gerçekten de çok ilginç.
Signoria Meydanı ( Piazza della Signoria) ve Vecchio Sarayı (Palazzo Vecchio)
Adeta bir açıkhava müzesini andıran Signoria Meydanı, çevresinde
birçok önemli yapı bulunduruyor.Meydanın ortasında yer alan 'Davud' heykelinin replikası, Vecchio Sarayı, Neptün Çeşmesi ve Loggia dei Lanzi... bunlardan bazıları. Vecchio Sarayı'nın duvar resimlerinden bahsetmeden geçemeyeceğim. Sarayın Beş Yüz Salonu'ndan içeriye girerek Michalangelo'nun nefes kesen Zafer heykelini ( Genio della Vittoria) ve bir tarafı Leonardo Da Vinci diğer tarafı Michelangelo, tavanı ise Giorgio Vasari tarafından yapılan duvar resimlerini görebilirsiniz.
Piazza del Duomo ( Giotto'nun Çan Kulesi, Aziz Giovanni Vaftizhanesi ve Duomo)
Duomo Meydanı Floransa 'daki en önemli mekanlardan birisidir dersem çok da yanlış bir cümle kurmuş olmam sanırım.Çünkü Florana 'nın simge yapısı olan Floransa Katedrali (Santa Maria del Fiore) bu meydanda bulunuyor. Daha önce Google Maps'ten 3D görüntüsüyle bu meydanın sokaklarında dolaşmıştım ve aşağı yukarı nasıl bir manzara ile karşılaşacağımı biliyordum. Ayrıca bu katedralin kubbesi ile ilgili araştırma yaptığım için görsellerden de inceleme fırsatı bulmuştum. Ama dar sokaklardan meydana çıktıkça parça parça katedrali görüp en sonunda muhteşem detayları ve görkemiyle nefesimi kesmesini hiç beklemiyordum. Flippo Brunelleschi tarafından kırmızı kiremitlerle yapılan kubbe, Latin haçı modelindeki katedralin hac kollarının kesiştiği noktalardan yükselmekte. 84.70 metre uzunluğundaki çan kulesi Giotto' nun tasarımıyla inşa edilmiş. Duomo ( İtalyancada şehrin en büyük katedraline denir.) Rönesans'ın ilk ve en önemli mimarlık abidelerinden biri sayılır. Duomo Meydanı' nın bir diğer önemli yapısı olan Aziz Giovanni Vaftizhanesi, sekizgen bir şekle sahip. Bronz kapılarıyla ünlü olan yapı, ana kapısı için yapılan yarışmada kazanan kapı için 'Cennete açılan kapı' olarak tanımlanmış. Bu yarışmanın ikincisi ise Flippo Brunelleschi'den başka değil.

Academia
Floransa Güzel Sanatlar Okulu, Accademia Avrupa'daki ilk çizim akademisiymiş. Davut heykeli burada sergileniyor.5.17 yüksekliğindeki mermer heykelin baş kısmı gövde kısmından büyükmüş. Bu aşağıdan bakan kişinin perspektifi doğru görmesi için yapılmış. Yapıyla ilgili izlenimlerim ise şöyle ki; labirent gibi olan tablo bölümünden sonra bir anda yüksek,sütunlu, kubbeli ve Davut heykelini bile küçükmüş gibi gösterecek derecede geniş bir alana geçtiğimde ferahlık hissini bir kez daha bütün Floransa' daki yapılarda hissettiğim gibi hissettim.
Son olarak Floransa ile ilgili izlenimlerime şunu da eklemek istiyorum. Şehrin tarihi bölesinin çok iyi korunduğu ve bu bölgenin trafiğe kapalı olması beni gerçekten de çok etkiledi. Yolların hakimiyetinin sadece yayalarda ( bisikletliler de vardı) olması bütün bu bölgeyi rahatça yürüyerek gezmeye teşvik ediyordu.